Mareşal ciddi bir ifadeyle şöyle dedi: “Majesteleri, Büyük Xia’nın kuvvetleri müthiş! Sayıları bizimkilerden az olsa da, askerlerinin her biri seçkin ve iyi donanımlı. Korkarım ki bizim Büyük Yan’ımız onlarla boy ölçüşemeyebilir!”
“Daha önce, Büyük Hong Hanedanlığı da çeşitli açılardan Büyük Xia’dan biraz daha üstündü, ancak sonunda tamamen yenildiler! Bu nedenle, elimizdeki birliklerle bu savaşı kazanamayacağımızdan korkuyorum! Dolayısıyla, inanıyorum ki…”
Büyük Yan İmparatoru acilen sordu, “İyi stratejileriniz var mı? Çabuk konuşun!”
“Majesteleri, şu anda yapılacak en iyi hareket Büyük Usta Murong Qiushui’yi sarayımızdan çağırmaktır! Büyük Usta Murong’un varlığıyla, savaşı kazanamasak bile Büyük Xia’yı caydırabilir ve bizi istila etmeye cüret etmelerini önleyebiliriz!”
O anda sivil ve askeri yetkililer hep bir ağızdan konuştu: “Majesteleri, lütfen Büyük Usta Murong’un ulusumuzu korumak için harekete geçmesini sağlayın!”
Büyük Yan İmparatoru kendini uyuşmuş hissetti!
Murong Qiushui’yi çağırabilseydi bunu çoktan yapardı!
Ama sorun o kişinin kaybolmuş olması değil miydi?
Onu nerede bulması gerekiyordu?
“Sayın bakanlarım, haklı olduğunuz noktalar var! Ancak, Büyük Usta Murong şu anda xiulian uygulamasının kritik bir anında inzivada! Bu nedenle, çok acil bir durum olmadıkça onu rahatsız etmemeliyiz! Bunun yerine diğer stratejileri tartışalım!” Dış dünyayı kandırmak için kullandığı bahane buydu ve şimdi bunu tekrar ortaya attı.
Yetkililer biraz hayal kırıklığına uğradılar ama umutsuzluğa kapılmadılar.
Ne de olsa bir Büyük Usta’ya sahip olmak onlara güven veriyordu.
Büyük Usta olmasaydı, muhtemelen iz bırakmadan kaçarlardı.
“Ancak, Büyük Usta Murong şimdilik harekete geçemese de, onları caydırmak için bir mektup yazabiliriz! Büyük Xia, Büyük Yan olarak bizim de bir Büyük Usta’mız olduğunu ve hiçbir zorluktan korkmadığımızı bilsin!” dedi Büyük Yan İmparatoru haklı bir öfkeyle.
Çok geçmeden Büyük Xia Mareşali Chai Yuxin, Büyük Yan İmparatoru’ndan bir mektup aldı.
Mektupta Büyük Yan İmparatoru, Büyük Xia’nın saldırganlığını sert bir dille kınıyor ve Büyük Yan’ın da yakında hesaplaşmak üzere ortaya çıkacak bir Büyük Ustası olduğu konusunda onları uyarıyordu. Askerlerini geri çekip evlerine dönmeleri akıllıca olacaktı, aksi takdirde durum kontrol edilemez hale gelecekti.
Chai Yuxin belli belirsiz gülümsedi ve elçinin önünde mektubu ateşle yaktı.
Ardından şehirleri ve bölgeleri fethetmeye devam etti.
Büyük Yan İmparatoru son derece sinirlenmişti; o bir Hanedanlığın İmparatoruydu ve buna rağmen sadece bir kadın general tarafından görmezden geliniyordu.
Eğer bu ortaya çıkarsa, ne kadar itibar kaybedecekti!?
“Mektubu elçinin önünde yakmak bize karşı apaçık bir provokasyondur!”
“Majesteleri, buna müsamaha gösteremeyiz. Onlara bir ders vermeliyiz!”
“Majesteleri, hemen harekete geçmesi için Büyük Usta Murong’u çağırın!”
Sivil ve askeri yetkililer Büyük Yan İmparatoru’ndan bile daha endişeli ve heyecanlıydı.
Bundan etkilenen Büyük Yan İmparatoru haklı bir öfkeyle doldu: “Bakanlarım, doğru söylüyorsunuz! Onların hareketleri beni ve Büyük Yan’ı tamamen hiçe saydıklarını gösteriyor! Bu nedenle onlara bir ders vermeliyiz! Büyük Yan’ın… aşağılanamayacağını bilsinler!!!”
“Majesteleri!” Sivil ve askeri yetkililer sanki son nefeslerine kadar savaşmaya hazırmış gibi heyecanlandılar.
“Bana yazı fırçamı, mürekkebimi, kâğıdımı ve mürekkep taşımı getirin!” diye bağırdı Büyük Yan İmparatoru.
“Majesteleri, ne yapacaksınız?” sivil ve askeri yetkililer şaşkına dönmüştü.
“Başka ne yapabilirim ki? Elbette, eylemlerini şiddetle kınayan bir mektup daha yazın!” Büyük Yan İmparatoru’nun yüzü öfkeliydi.
Sivil ve askeri yetkililer: “…”
Çok geçmeden Chai Yuxin, Büyük Yan İmparatoru’ndan bir mektup daha aldı.
Mektubu okuduktan sonra elçinin önünde tekrar yaktı ve ardından seferine devam etti.
Büyük Yan İmparatoru şaşkına dönmüştü.
Bu ikinci mektuptu ve sen onu da mı yaktın?
Bana hiç mi yüz vermiyorsun?
Bu benim işimi çok zorlaştırıyor!
“Majesteleri, buna daha fazla tahammül edemeyiz!”
“Misilleme için Büyük Usta’yı çağırmalıyız! Eğer o İmparator’un mektubunu yakmaya cüret ederse, biz de onların insanlarını öldürmeye cüret ederiz! Onlar korkana kadar öldüreceğiz ve sonra etrafta dolaşmaya cesaret edemeyecekler!”
“Majestelerine hakaret edilmemeli, Büyük Yan’a hakaret edilmemeli!”
Sivil ve askeri yetkililerin içten yakarışlarından sonra Büyük Yan İmparatoru hatasını anladı ve kınama yöntemini değiştirmeye karar verdi.
Mektup yazmayı bıraktı ve bunun yerine elçisine iletmek istediği mesajı ezberletti, ardından onu Büyük Xia Mareşalini azarlaması için gönderdi.
Büyük Yan İmparatoru çok memnun oldu ve “Artık mektubumu yakamazsın, değil mi?” diye düşündü.
Gerçekten de Chai Yuxin mektubu yakamadı, bu yüzden elçinin gevezelik eden ağzını bir mızrakla deldi, kafasını kesti ve geri gönderilmek üzere Büyük Yan ordugâhına fırlattı.
Büyük Yan İmparatoru gözleri fal taşı gibi açılmış kafaya bakarken derin düşüncelere daldı.
Çünkü kafanın ağzı sonuna kadar açıktı.
Tek bir kelime söylüyor gibiydi: “Defol!”
……
Böylece, Büyük Xia birlikleri durdurulamaz bir ivmeyle şehirleri ve bölgeleri fethetti ve nihayet yarım aydan kısa bir sürede imparatorluk şehri Büyük Yan’a ulaştı.
“Majesteleri, şimdi Kıdemli Murong’u çağırabilir miyiz? Eğer bunu şimdi yapmazsak, Büyük Yan’ın işi bitecek!” Sivil ve askeri yetkililer umutsuz bir umutla yalvardılar.
“Öksürük öksürük… Bakanlarım, söyledikleriniz çok doğru! Siz ön tarafı tutun, ben hemen gidip Kıdemli Murong’u çağıracağım!” dedi Büyük Yan İmparatoru büyük bir ciddiyetle.
“Emredersiniz, Majesteleri!” Yetkililer sanki savaşı çoktan kazanmışlar gibi heyecanlandılar.
Ancak, bir gün boyunca umutsuzca direndikten sonra ne Kıdemli Murong’u ne de Büyük Yan İmparatoru’nu görebildiler.
Yakalandıkları anda akıllarında sadece tek bir düşünce kalmıştı.
Majesteleri bizi kandırdı!
Yorumlar