“İmkânsız!” Genç bir adam karşılık verdi.
“Duanmu Yue, Üstat bunu daha önce söylememiş miydi? İnsan uygarlığının doğuşundan bu yana, hiç kimse dünyayı birleştiremedi! Dünya çok geniş, sınırsız ve tek kelimeyle yönetilemez!”
“Hem edebi hem de savaşçı erdemlerin bir örneği ve son 5.000 yılın en seçkin İmparatoru olan 3.000 yıl önceki Göksel Han bile nihayetinde bu büyük emeli gerçekleştiremedi!”
“Büyük Xia İmparatoru henüz yirmili yaşlarında genç bir adam. Dünyayı nasıl birleştirebilir ki?”
Diğerleri de karşı görüşe katıldı.
“Evet, Dalei’nin söylediği doğru, diğer tarafın dünyayı birleştirmesi imkânsız!”
“Göksel Han bile bunu yapamadıysa, ona yapabileceğini düşündüren nedir?”
“Gerçekçi olmalı ve onun sözlerine kolayca inanmamalıyız!”
“Ama şu anki başarıları zaten Göksel Han’la bile kıyaslanamaz!”
Maskeli bir kadın mantıklı bir şekilde tartıştı: “Bugün Büyük Xia’nın toprakları Cennet Han’ın döneminden bile daha geniş! O zamanlar Cennet Han’ın topraklarını fethetmesi yüzlerce yıl sürmüştü! Ama Büyük Xia bunu 5 yıldan daha kısa bir sürede başardı! Kimin daha güçlü kimin daha zayıf olduğu ortada!” “Bu…” Herkes ne diyeceğini bilemez bir halde birbirine baktı.
“Dahası, Göksel Han ülkeyi fethetmesine rağmen, halkı felaketlerden acı çekti ve güçlü askeri gücü tarafından bastırılan yaygın bir halk kızgınlığı vardı! Ama Büyük Xia İmparatoru farklı!”
“Great Xia için benzersiz bir kalkınma modeli yarattı ve her vatandaşın yiyecek yemeği, kazanacak parası, giyecek kıyafeti ve yaşayacak bir evi olmasını sağladı! Onun yönetimi altında tek bir ayaklanma bile olmadı!”
“Bu bakımdan, Göksel Han ayakkabılarını taşımaya bile uygun değil!”
Herkes ağzını açtı ama itiraz edemedi.
“Büyük Xia şu anki başarısına sadece birkaç yıl içinde ulaştı! Ona birkaç on yıl daha verirsek, sizce Büyük Xia ne hale gelir? Dünyayı birleştiremese bile, toprakları muhtemelen birkaç kat genişleyecektir!”
“Büyük Xia İmparatoru hâlâ çok genç ve yetmiş ya da seksen yıl daha yaşaması onun için sorun değil! Yani, Büyük Xia yetmiş ya da seksen yıl daha gelişmeye devam edecek. Ne kadar çok insanın bundan faydalanacağını hayal edebiliyor musunuz?”
Herkes cevap veremeyerek sessizliğe gömüldü.
O anda, maskeli kadın başını Chu Tianming’e doğru çevirdi ve ciddiyetle, “Mas, sürekli mücadele etmek yerine, neden Majestelerini takip etmeyi seçmiyorsun? Göklerin altında ondan daha bilge ve cesur bir İmparator yoktur!”
“Ama Büyük Xia İmparatoru savaşı seviyor, o tam bir savaş kışkırtıcısı! Dahası, savurganlığı ve zevk düşkünlüğüyle tanınıyor, keyfi kararlar almayı seviyor, dalkavukları atıyor… Böyle bir insan gerçekten sadakatimize değer mi?” Birisi tereddüt ederek fikrini dile getirdi.
“Gerçekten de çeşitli kusurları var ama kimse mükemmel değildir. Kimin bir ya da iki kusuru yok ki? Sadece İmparator olduğu için kusurları daha da artıyor!”
“Buna rağmen, yine de halkına öncelik tanıyarak alt çizgisini koruyor ki bu nadir ve övgüye değer bir şey!”
“Bu nedenle Efendim, daha da fazla kalmalıyız! Onun iyiliksever yönünü korumalı, bilge kişileri kayırmaya devam etmesini ve kötülerle arasına mesafe koymasını sağlamalı, ulusun refahı ve halkın geçimi için her zaman halka öncelik vermeliyiz.”
“Mohist’imizin ideallerinin gerçekleşme şansı olabilir!”
Herkes Chu Tianming’e baktı ve onun kararını bekledi.
Chu Tianming derin düşüncelere daldı, loş ışıkta titreyen yalnız figürü çok belirsiz görünüyordu.
Ortam çok sessizdi, o kadar sessizdi ki iğne atsan yere düşmezdi.
Sonsuzluk gibi görünen bir sürenin ardından, Chu Tianming maskeli kadına anlamlı bir bakış attı.
Maskeli kadın sanki düşünceleri anlaşılmış gibi kızardı, gözleri doğal olmayan bir şekilde uzaklaşarak duygularını gizledi.
Chu Tianming içini çekti, “Yue’er, söylediklerin doğru! Büyük Xia İmparatoru gerçekten de bugün dünyadaki en bilge ve cesur İmparator. Her ne kadar zalim ve kaba olabilse de, yardımsever ve sevgi dolu bir yanı da var!”
“Eğer Mohist ideallerini gerçekleştirmek istiyorsak, belki de tek şansımız onunla birlikte olmaktır! Dünya insanlarının iyiliği ve Mohist ideallerimiz için kalmalıyız!”
“Usta!” diye seslendi kalabalık.
Chu Tianming onları sakinleştirmek için eliyle işaret etti: “Ancak, acele etmeye gerek yok. Birkaç gün daha gözlemleyelim! Aynı zamanda, Majesteleri ile nasıl iyi geçineceğimizi ve onun aracılığıyla emellerimizi nasıl gerçekleştirebileceğimizi düşünmek için yeterince zaman ayırabiliriz.”
Kalabalık “Evet, Efendim!” diye karşılık verdi.
Ardından, endişelerini geçici olarak bir kenara bıraktılar ve Büyük Xia’nın başkentini turistler gibi gezdiler.
Başkentin insanlarla dolu, hayat dolu ve ticaretin son derece gelişmiş olduğu hareketli sokaklarını gördüler.
Milyonlarca işçinin yoğun bir şekilde çalıştığı inşaat alanlarını gördüler. Çok çalışmalarına rağmen yüzlerinde huzurlu bir ifade vardı.
Tarlalarda çiftçilerin toprağı özenle işlediklerini gördüler. Pirinç fideleri çoktan bellerine kadar büyümüştü ve bu yıl da bereketli bir hasadı müjdeliyordu.
Tekstil atölyelerinde, ellerinde dokuma kumaş demetleri olan kadınların, gözleri ışıl ışıl parlayarak gruplar halinde geri döndüklerini gördüler.
Okulda çocukların sabahları yüksek sesle kitap okuduklarını, tombul ve pembe yanaklarının canlılıkla dolu olduğunu gördüler.
Meyhanelerde bilginlerin hararetli tartışmalara girdiklerini, fikirlerini ifade ettiklerini gördüler. Dövüş ustaları şarap eşliğinde kahramanlar hakkında tartışıyor, hepsi de Büyük Xia’da bir konum elde etmeyi ve hırslarını gerçekleştirmeyi umuyorlardı; bunların hepsi gelişen ve müreffeh bir dönemin işaretleriydi.
“Bu gerçekten de altın çağın bir sahnesi! Gece gündüz özlemini çektiğim sahnenin ta kendisi! Belki de ideallerimiz Majestelerinin hükümdarlığı altında gerçekten gerçekleşecek!” Gözlerinden yaşlar boşanan Chu Tianming’in kalbi derinden etkilendi.
Artık tereddüt etmedi, İmparatorla görüşmek için saraya gitti ve Mohist’in Xia’ya sadakat yemini etmesini sağladı.
Yorumlar